A Milli Takım’ın Avusturya zaferi sonrası övgü üstüne övgü: Artık biz gizli favoriyiz | Şimdi ‘Portakal’ı soyma vakti | Yazılacak yazımız gidecek yolumuz var

EURO 2024’te heyecan fırtınası devam ediyor. Son 16 turu maçları dün gece oynanan Türkiye – Avusturya karşılaşmasıyla birlikte son buldu ve çeyrek finalistler belli oldu. A Milli Takımımız da Avusturya’yı 2-1 mağlup ederek bir üst tura yükselen taraf oldu.

Çeyrek finalde Hollanda ile kozlarını paylaşacak olan Ay-Yıldızlılar’ın Avusturya karşısındaki galibiyetini yazarlarımız Uğur Meleke, Mustafa Denizli ve Murat Fevzi Tanırlı kaleme aldı.

İşte değerlendirmeler:

Uğur Meleke: Süper Lig’in Bundesliga’ya karşı zaferi

Avusturya’ya liglerinin isminden dolayı ‘Diğer Bundesliga’ diyorlar ama dün ilk 11’lerinde 7 tane Almanya Bundesliga oyuncusu vardı zaten. Yani ilk 11’inde 7 Süper Lig oyuncusu bulunan Türkiye, 7 Almanya Bundesliga’lısı olan Avusturya’yı eledi bir bakıma. Sadece milli takımımızın değil, ligimizin de bir zaferi bu.

Leipzig’de hakemin başlangıç düdüğü çaldı, 10 dakika boyunca bir daha kimse nefes almadı adeta. 15’inci saniyede Sabitzer soldan pozisyon buldu, kaleciye takıldı. Mert Günok topu alır almaz hızlı oynadı, 30’uncu saniyede bu kez Barış Alper sağdan pozisyona girdi. Barış’ın şutu bloklandı, kornere dönüştü. Arda’nın köşe atışı sonrası Merih’in golü geldi. Santra yaptılar. Daha ikinci dakika dolmadan Baumgartner sağ çaprazdan vurdu, direğin dibinden auta gitti top… Sadece 120 saniye içinde İngiltere’nin 4 maçının toplamından daha fazla net pozisyon yaşandı Leipzig’de! İki takım da o kadar az oyalanıyor, rakip kaleye gitme konusunda öyle aceleci ki, maç anlatıcılarının not kağıtları 10’uncu dakikada dolmuştu artık.

KAOSTAN SONRA GELEN AKILCI HAMLE

Teknik direktörümüz Montella, 10 dakikalık kaostan sonra akılcı bir hamle yaptı, savunmayı beşledi. Kaan’ı sağ stoper pozisyonuna kaydırdık, rüzgarı dindirdik, maça denge getirmeyi başardık. Dünkü zaferin birçok kahramanı var ama özellikle geri bloğumuz, kaleci Mert Günok, sağ bek Mert Müldür, stoperler Kaan, Merih, Abdülkerim, turnuvanın 11’ine girecek bir performans sergileyen Ferdi’nin hepsi bu 89 dakikalık savunma işinde kahramanlaştılar. Şahane savunmamızın yanı sıra yine 4 maç sonunda turnuva 11’ine girecek müthiş performansını sürdüren Barış Alper, çalışkan Orkun, iki golde de etkili kornerler kullanan Arda Güler’i de yazabiliriz rahatlıkla dört yıldızlı tabloya.

AVUSTURYA FiZiKSEL BiR TAKIM

Dün karşımızda hem bir ünite halinde hareket etmeyi beceren, ham de çok fiziksel bir takım vardı. Onlara, liglerinin isminden dolayı ‘Diğer Bundesliga’ diyorlar ama dün ilk 11’lerinde 7 tane Almanya Bundesliga oyuncusu vardı zaten. Yani ilk 11’inde 7 Süper Lig oyuncusu bulunan Türkiye, 7 Almanya Bundesliga’lısı olan Avusturya’yı eledi bir bakıma. Sadece milli takımımızın değil, ligimizin de bir zaferi bu.

Bravo çocuklar. Teşekkürler çocuklar. Turnuvanın gizli favorilerinden birini yendik. Artık turnuvanın gizli favorilerinden biri biziz demek ki.

BiR ULUS KULÜPLE OYNADIK

Teknik direktörümüz Vincenzo Montella, maç önü basın toplantısında çok doğru bir benzetme yaptı. “Adeta bir kulüp takımıyla karşılaşıyoruz” dedi İtalyan Hoca. Gerçekten de son iki senedir kadro istikrarı, bütünsellik, ünite halinde hareket etme konusunda bir kulübü andırıyor Avusturya Milli Takımı. Rangnick, uluslararası futbol kamuoyuna göre bir teknik direktörden fazlası. Avusturyalı meslektaşlarımıza göre ‘bir mimar’. Zaten bu takımın da temellerini Red Bull organizasyonunun başındayken atmıştı. Şu an milli takım havuzunun yüzde 70’ten fazlası ya Red Bull üretimi, ya da yolu oradan geçmiş sporcular.

YILDIZ ÇIKARAN SiSTEM

Leipzig ve Salzburg sisteminden Haaland, Keita, Upamecano gibi süperstarlar ürettiler. Dün sahada mücadele den yıldızları Laimer, Sabitzer ve Baumgartner de RB Leipzig’in mevcut ya da eski futbolcuları zaten. Bir ulus-kulübü eledik dün.

FAVORİLERDEN BİRİNİ ELEDİK

Ralf Rangnick yönetiminde düne kadar 25 maça çıkmıştı Avusturya Milli Takımı. Bunların yüzde 60’ını, yani 15’ini galip bitirmişlerdi. Bu oranla Avrupa dördüncüsü konumundalar. Son bir yıl içinde Almanya ve Hollanda’yı yendiler, bize de malum hazırlık maçında 6 attılar.

O yüzden de kendilerini şampiyonluk adayları arasında görüyorlar(dı). Ve zaten sık sık basın toplantılarında Rangnick’e bu soru soruluyordu. Kurt hoca da iddiasız değil, “Neden olmasın” minvalinde yanıtlıyordu bu sualleri. Yani dün kendilerini turnuvanın şampiyonluk adayı olarak gören bir takımı eledik Leipzig’de.

TURNUVADAN SÜRPRİZ BİR ŞAMPİYON ÇIKABİLİR

İtalyanlar 3 grup maçında toplam 3 isabetli şut atabildikten sonra, İsviçre’ye karşı top göremeden turnuvaya veda ettiler. 

İngilizler 4 maçta toplam sadece 30 dakika iyi futbol oynadılar. Slovaklar karşısında vedaya 80 saniye mesafedeydiler. Teknik direktörlerinin tutuculuğunun esiri konumundalar. 

Fransızlar 4 maçta toplam 3 gol buldu, ikisini rakipleri kendi kalelerine attılar. Biri de Mbappe’nin penaltısından geldi. Yani koskoca Fransızlar’ın henüz akan oyunda kendi futbolcularıyla bulduğu tek bir gol yok.

Portekizliler Çekya’yı uzatmalarda yenebildi. Gürcistan’a kaybettiler. Slovenler’i penaltılarla geçebildiler. Portekiz medyası, Cristiano Ronaldo ve Leao gibi oyuncularla presli bir oyun oynamalarının mümkün olmadığına inanıyor.

ŞAMPiYONLUĞU HAK EDEN BiR FUTBOL SERGiLEYEN YOK

İspanya-Almanya eşleşmesinden gelecek bir yarı finalist dışında, bu turnuvada şampiyonluğu hak eden futbol oynayan bir klasik büyük yok. Bu görüntüsüyle, bu dinamikleriyle bu turnuvadan sürpriz bir şampiyon çıkması beklenebilir kesinlikle. Eğer Avusturya dün bizi eleseydi, favoriler arasında adları anılacaktı. Biz elediğimize göre bizim ismimizin anılacağını öngörebiliriz rahatlıkla.

Mustafa Denizli: Yazılacak yazımız, gidecek yolumuz var

Ülkeye bakıyorum da 2 yılda 4 yılda bir sadece futbolda değil voleybolda, atletizmde, okçulukta gelen başarılarla 85 milyon insan milli takımlarla inanılmaz bir sevinci bayram havası yaşıyor. Bu ülke sevinmeyi o kadar çok hak ediyor ki bunu büyük ölçüde sporcularımız sağlıyor. Bugün futbolcularımız yarın voleybolcularımız… Ülkeyi mutluluğa boğan olayların arkasında hep spor var. Avusturya grubunda çok iyi maçlar çıkardı. Bizse grup maçlarında daha sıkıntılı bir dönem geçirdik. Gürcistan maçı bizim için oyunla ve alınan skorla bu gruptan çıkarız mesajını vermişti. Arkasından Portekiz maçı. Orada tartışılacak çok şey var. Çekya maçı da bizim için zor bir maçtı. Ama neticede geçtik. Son 16 maçlarına baktığımız zaman favori takımların ne kadar çok zorlandığını görebiliriz.

TEK MAÇLIK SiSTEMDE DAHA BAŞARILIYIZ

Tek maçlık sisteme geçildiği zaman başarı oranımızın yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Burada milli takım için önemli olan bir hadise vardı. Kadronun sürekliliği. Gruptaki ilk Gürcistan maçında sahaya çıkan kadrodan memnunduk. Portekiz maçında ise 4 değişikliğimiz vardı. Dün ise maçın kahramanı belki mecburiyetten forma giyen Merih Demiral oldu. Merih, bu ülkenin tartışmamız en iyi 1-2 stoperinden biri. Ama geç de olsa başardı ve milli takımın değişilmezi olduğunu gösterdi. Attığı ikinci gol harika bir yükselişle geldi. Onun dışında takım olarak savunmayı çok iyi yaptığımızı, rakibin bize 90 dakika içerisinde sadece 2 -3 tehlikesi olduğunu söyleyebiliriz. Kontradan yakaladığımız toplarla pozisyonlar bulduk ama kazandığımız için üstünde durmamamız lazım. Burada önemli olan yola devam etmek.

MiLLi TAKIMA TEŞEKKÜR BORÇLUYUZ

2000’de çeyrek final, 2008 de yarı final ve şimdi yeniden çeyrek final oynayan milli takıma teşekkür borçluyuz. Avusturya grubun lideriydi. Bundan sonraki rakibimiz kim, Hollanda. Grubunu üçüncü sırada bitirdi. İşin özü gruplarda hangi dereceyi aldığın hiç önemli değil. Portekiz’in önceki akşam Slovenya karşısında nasıl tur atladığına şahit olduk. Kalecileri ile çeyrek finale çıktılar. Dün akşam da bir pozisyon dahi olsa Mert’in hakkını teslim etmeliyiz. Son dakikada çıkarttığı top olağanüstüydü. Biz buna futbolda ‘gol kurtaran’ değil ‘maçı kurtaran’ deriz. Almanya’da milyonlarca, statta on binlerce, ülkede 85 milyon Türk, milli takımla gurur gecesi yaşıyor.

YARI FiNAL KAPISI BiZE ASLA KAPALI DEĞiL

Hollanda maçı bu maçtan daha zor olur mu vallahi kestiremiyorum. Ama gruplarda ve bu maçta şunu anladık. İleride görev verdiğimiz takımın en gençleri. Kaliteli futbolcularımız var ama turnuva gösterdi ki iyi sonuçlar aldığımız maçlarda düşündüklerimiz hep gerçekleşti. Maçtan önce tartışma konusu yapılan Hakan Çalhanoğlu’nun olmayışıydı. Maça bakınca kimse Hakan’ı aradık demez. Dolayısıyla alternatifi olan bir kadromuz var. Hollanda’nın aldığı sonuçlar belli. 16 turunu rahat geçti. Hangi Hollanda’dan bahsediyoruz. Gruptaki mi yoksa son 16’yı geçen mi? Turnuvada bir yere gitmek istiyorsak engebeli yollardan biri Hollanda değil. Bir İspanya bir Fransa ya da bir Almanya değil Hollanda. Yarı final kapısı bize asla kapalı değil. Bu psikoloji ile bu işin üstesinden geleceğimize inanıyorum. Daha uzun şeyler yazmak istiyordum ama bu düşüncelerimi bu çocuklar bana Hollanda maçından sonra yazdırsın istiyorum. Daha yazılacak yazılarımız devam edecek yolumuz var.

Murat Fevzi Tanırlı: Sıra Portakal’ı soymaya geldi

Avusturya en kompalt takım… Avusturya takım gibi takım… Avusturya birlikte oynamanın en güzel örneği… Avusturya turnuvanın sürprizi… Rangnick tam bir turnuva hocası… Derken… Kaosla, kavgayla, kadro tartışmalarıyla, Hakansızlıkla son 16’ya gelen milli takım… Ve sadece 1. dakikada gelen Avrupa Şampiyonaları tarihinin son 16’lardaki en hızlı golü…

Samet’in yedeğinde kalmayı hak etmeyen Juve ve Atalanta ile kariyerini iyice zirveye taşıyan Merih’in golü… Güzel günler göreceğiz, güneşli günler…

SAKiN, KONTROLLÜ BAŞLADI

Hakem Arthur Dias, her zaman olduğu gibi sakin, kontrollü ve dikkatli başladı…

5.dakikada Baumgartner’in direğin dibinde yere düşmesi sırasında içimiz titredi. Neyse ki golümüzün kahramanı Merih’in teması yoktu…

Belki de futbol tarihinin bir kaleciye en erken “zaman geçirmeme” uyarısı bu maçla tarihe geçmiş olabilir. Kalecimiz Mert’e gelen uyarının dakikası 7’17” idi.

HARiKASIN MiLLi TAKIM 

Maç yönetme tekniği olarak daha çok diyalog ve ilk etapta uyarı yöntemini benimseyen Portekizli’nin ilk sarı kartı 11’de Orkun’a geldi ve doğruydu. Umut vadeden atağı engelleme sınıfına giriyordu. Üzüntümüz ise aynı nedenle 42’de sarı kart gören İsmail’in de çeyrek finalde oynayamayacak olmasıydı. İlk 45’in bir başka doğpru kararı da Schmid’e çıkan sarı karttı. İlk 45’te tutarlı ve dengeli kararlarıyla başarılıydı. Maçın kalan tek sarı kartı da 52’de Lienhart’a nasip oluyordu.

59’ mu? Müthiş savunan, akıllı oynayan, ara paslarıyla, geçiş oyunlarıyla ün salmış Avusturya’nın çökertildiği an oluyordu. Kule Merih, muazzam bir kafa ile noktayı koyuyordu. Gregoritsch, teselli olmaktan öteye gitmeyen golü, Rangnick’in umutsuz bakışları…

Harikasın Milli Takım! Muhteşemsiniz çocuklar! Sıra, portakalı soymaya geldi! Dias… Çok iyi yönettin… Portekiz’e selamlar!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir